Yunuslara Özgürlük Platformu: Hayvana işkence kabahat değil suç olmalı

4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde 2010’dan bu yana Türkiye’deki yunus parklarında ve tematik deniz akvaryumlarında cezasız kalan hak ve hukuk ihlallerinden bazılarını bir araya getirerek bu ihlallerden haberdar olmayanlara anlatmaya, unutanlara hatırlatmaya çalıştık.

Bu ihlaller, yalnızca bizim bildiklerimiz, mevcut yasa ve sözleşmezler düzeyinde takip edebildiklerimiz, bize ihbar edilenler ya da basına yansıyanlar… Hayvan ticareti ve esaret endüstrisinin ardında bugüne kadar belgelenememiş pek çok ölüm, işkence ve istismar vakası olduğuna eminiz!

Bu tesislerde tutsak edilen ve esaret altında hayatını yitiren deniz canlıları için yaptığımız yasal başvuruların bir kısmını sonuçlarıyla birlikte paylaşırken, 2014 yılında ilk kez Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Çevre Komisyonu gündemine taşıdığımız yunus parklarının (ve hayvanlı gösterilerin) yasaklanmasına, yenilerinin açılmamasına dair önergenin de, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu tasarısıyla birlikte TBMM gündemine taşınamadan kadük kaldığını hatırlatmak istiyoruz.

Bugün esaret altında acı çektirilen, işkence gören ve ölümüne sebebiyet verilen tüm isimsiz hayvanları anarken, başta Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olmak üzere kamu kurumlarını bir kez daha göreve çağırıyoruz: Hayvan hakları ihlalleri günümüzde çağdışı bir zihniyetle ‘kabahat’ olarak geçiştirilemez. Tür ayrımı yapmaksızın hayvanlara karşı işlenen tüm suçların bir an önce Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamına alınması ve para cezasına çevrilmeyecek şekilde gerekli yasal düzenlemelerin yapılması için somut bir adım atın.

Hayvanlara karşı işlenen tüm suçların TCK kapsamına alınması için diğer hayvan hakları aktivistleriyle birlikte hukuki bir atılım yapılması çağrısında bulunurken, bireysel düzeyde de aşağıdaki hak ve hukuk ihlallerinin hayvanlar üzerindeki etkilerini, hayvanlara yönelik kendi davranış ve tercihlerimizin de dünya üzerindeki etkilerini, yarattığı etik sorun ve ikilemleri bugün daha fazla sorgulayabileceğimizi umuyoruz.

  • Bodrum Dolphin Park: CITES belgelerinde yanıltıcı beyan

2011’den bu yana Bodrum Güvercinlik’te “içkili lokanta” ruhsatıyla faaliyet göstermesine izin verilen ve usulsüz yapılaşma nedeniyle pek çok kez gündeme gelen Bodrum yunus parkının resmi belgelerde uluslararası sözleşmelere aykırı olarak yanıltıcı beyanda bulunduğu tespit edilmiştir.

Tesisin Ukrayna’dan ithal ederek kiraladığı afalina türü yunusların eğlence amaçlı gösterilerde veya ticari amaçlarla kullanılması, Türkiye’nin taraf olduğu CITES (Nesli Tehlike Altındaki Türlerin Ticaretine İlişkin Sözleşme) gereğince kesinlikle yasaktır. Bu nedenle tesis, CITES komisyonunu yanıltmaya, esas amacı gizlemeye yönelik olarak resmi ithalat belgelerinde yanıltıcı beyanla “E-S: Education – Science (Eğitim ve Bilim)” ifadelerini kullanılmıştır. Fakat ilgili bakanlıkların ve Gümrük İdaresi’nin resmi yazılarında “gösterilerde kullanılmak üzere” ifadeleri yer almaktadır. Yaban Hayatı Eylem Grubu ile birlikte 2014’te hazırlanan ve deniz aslanı ve mors da dahil olmak üzere hayvanların yaşam haklarına yönelik ihlalleri de gözler önüne seren 18 sayfalık rapor, Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’a ve ilgili bakanlıklara defalarca gönderilmiş olmasına rağmen bugüne kadar herhangi bir sonuç alınamamıştır. Cenevre’deki CITES Komitesi ve sözleşmenin yürütücüsü Avrupa Komisyonu ile paylaşılan rapor, yeniden düzenlenmektedir.

  • Kemer Ayışığı/Moonlight: Dişleri tahrip olan yunusa koruma

Antalya’nın Kaş ilçesinde kapatılan yunus parkından Kemer ilçesindeki yunus gösteri merkezine 2013 yılının Mayıs ayında taşınan iki yunustan birinin son derece zayıf olduğu ve dişlerinin tamamen tahrip olduğu, vücudundaki derin yara izleriyle birlikte fotoğraflarla tespit edilmiştir. Başbakanlık başta olmak üzere ilgili kurumlara iletilen resmi koruma ve sağlık kontrolü başvurusu sonucunda yerel veterinerlerce yunuslara “çıplak gözle muayene” yapıldığı ve yunusların sağlıklı oldukları belirtilmiştir. Fakat yunuslar hakkında “sağlıklıdır” raporu verildikten yaklaşık iki ay sonra yunuslardan biri tesis içinde hayatını yitirmiştir. Yunusun ölümü üzerine yapılan suç duyuruları, hayatta olan yunusların koruma altına alınması ve tesisin kapatılması talepleri ise sonuçsuz kalmıştır. Şu anda geride kalan yunusların akıbeti belirsizdir.

  • İstanbul Dolphinarium: Mors Sarah’nın açık yaraları

Alman deniz memelileri koruma örgütü Pro-Wal’un, İBB’ye ait İstanbul Haliç’teki tesiste gösteriye zorlanan Sarah adlı morsun açık yaralarını belgelemesi ve bir çocuk tarafından tekmelendiğini görüntülemesi üzerine harekete geçilmiş, 2011’de yeni görsel kanıtlarla suç duyurusu yapılmıştır. Yaralı morsun dişlerinin kesildiği ve engelli çocuklarla aynı havuzda yüzdürüldüğü tespit edilmiş, kancalı sopalarla işkence edilmiş olabileceği ihtimalinin araştırılarak morsun koruma ve tedavi altına alınması, tesisin kapatılması istenmiştir. Kamuoyu tepkisinin yoğun olması nedeniyle Başbakanlık tarafından yürütüldüğü iddia edilen incelemeden tesise herhangi bir cezai müeyyide kararı çıkmamıştır.

  • Sealanya Dolphin Park: Toplu yunus ölümleri

2010 yılında tesisteki 11 yunustan dördünün bir hafta içinde hayatını kaybetmesi üzerine soruşturma talep edilmiştir. Antalya Tarım İl Müdürlüğü yunusların ölüm nedenini araştırırken, tesis yetkilileri yunus ölümlerinin kuvvetli fırtına ve sağanak yağışlardan kaynaklandığını vurgulamış, bakanlık yetkilileri ise nekropsi sonucunda ilk belirtilerin kalp durması olduğuna değinmiştir. Son gelen resmi raporda ise, yunusların zakkum yaprağı yuttukları için için ölmüş olabilecekleri duyurulmuştur. Tüm tepkilere rağmen tesis hakkında hiçbir yasal işlem başlatılmamış, tesise kilit vurulmamıştır.

  • Aile Çay Bahçesi: Cam fanusta vatoz ve köpekbalıkları

Balıkesir’in Edremit ilçesinde 20 TL karşılığında ziyaretçileri vatoz ve köpekbalıklarıyla akvaryumda yüzdüren Akvaryum Kafe’ye karşı 2010 yılında suç duyuruları yapılmıştır. Yüzme sırasında insana zarar vermemesi için vatozların iğnelerinin çekildiği,  cam fanusta tutulan müren ve ıstakozların gün boyu güneş ışığına maruz bırakıldığı, IUCN’e göre “doğada soyu tükenme tehlikesi yüksek” olarak uluslararası tanımlaması yapılan ve kırmızı listede yer alan Mustelus mustelus köpekbalıklarının doğal yaşam ortamlarından koparılarak, yine doğal yaşam ortamlarına uygun olmayan şartlarda barındırıldığı, ticari amaçlarla kullanıldığı ifşa edilmiştir. Tepkiler üzerine Edremit Kaymakamlığı, Balıkesir Üniversitesi öğretim görevlilerinden bilirkişi raporu talep etmiş, gelen raporda ise “havuz ortamının oksijen miktarı ve su kapasitesi bakımından yeterli olduğu, iğneli vatozların keratin yapısında olan iğne uçlarının alınmasının insan tırnağı kesimi ile aynı olduğundan hayvana acı vermediği, hayvanlara kötü muamele ve soylarının tükenmesine neden olacak işlemler yapılmadığı” şeklinde yanıt alınmıştır. Tesis, herhangi bir cezai yaptırımla karşılaşmamış, kapatılmamıştır.