TBMM’de 11 Mart’ta Gerçekleşen Görüşmenin İçeriğine Dair Notlar

TBMM’de 11 Mart’ta Hayvan Hakları Yasa Teklifi Konusunda Hayvan Hakları Savunucuları ile AKP Milletvekilleri Arasında Gerçekleşen Görüşmenin İçeriğine Dair Notlar

11 Mart Perşembe günü, AKP, Türkiye’nin pek çok farklı şehrinden gelen 50’ye yakın hayvan hakları savunucusunun katılımıyla TBMM’de bir toplantı düzenledi. Özlem Zengin’in başkanlığında Mustafa Yel, Yunus Kılıç, Zeynep Yıldız, Serap Yahşi ve Rümeysa Kadak’ın katılımıyla düzenlenen, Hayvan Hakları Kanunu’nun konuşulduğu toplantı 14.30’da başladı, 22.45’te sona erdi.

Gelen bütün hak savunucuları gibi bizler de yasa taslağının toplantıya katılanlarla paylaşılacağını düşünmüştük, ancak AKP hazırladığı yasa taslağını bizimle paylaşmadı. Sorularımızı cevaplayacaklarını söyleyen vekiller bazı soruları “çok detay” diyerek geçiştirdi. Ancak bizler, bu detayların uygulamada hayvanların haklarını korumak için önemli olduğunu biliyoruz.

Yıllardır alanda çalışan hak savunucuları olarak, yaşadığımız kötü deneyimlerin paylaşılması ve bu deneyimlerin bizde güvensizlik yarattığının açıklanması vekiller tarafından zaman zaman tepki ile karşılandı. Bizler bu deneyimlerin hayvanların yaşam haklarını korumak için önemli olduğunu; bu deneyimlerin getirdiği güvensizliğin de hayvanlar için yapılabilecek her düzenlemeyi her yönüyle değerlendirmemize sebep olduğunu biliyoruz. Bize “eski yaralar ile bir yere varamayacağımızı” söyleyen vekillere bu yaraların hayvan hakları mücadelesinin yönünü belirleyen temel yapı taşları olduğunu hatırlatmak isteriz.

Toplantı başlangıcında yasa taslağının Meclis Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu tavsiye raporunu yüzde 95 yansıttığının belirtilmesine rağmen, vekillerin toplantının devamında verdikleri bilgiler raporda hayvanlar lehine olan maddelerin esnetildiğini gösterdi. Hazırlanan taslakta kürk üretiminin ve sirklerin yasaklanması, 6. maddenin korunması, sahipli-sahipsiz hayvan ayrımının kaldırılması gibi bizler için umut verici maddeler olsa da; hayvanat bahçeleri, yunus parkları, cezalar, hayvan tanımı gibi konularda araştırma komisyonu raporunun çok gerisine düşüldüğünü gördük.

Yasa taslağı bize gösterilmediği için tam olarak emin olamamakla birlikte, vekillerin konuşmalarından ve sorularımıza verdikleri sınırlı cevaplardan anladığımız kadarıyla Tarım Komisyonu’na sunulması planlanan teklif ile ilgili detaylar şöyle:

CEVAP ALABİLDİĞİMİZ KONULAR

Belediyelere yaptırım: 
Belediye Kanunu’nun ‘Belediyelerin görev, yetki ve sorumlulukları’ başlıklı 14. Maddesine belediyelerin hayvanlarla ilgili görevlerinin de eklenmesi ile 5199 sayılı kanunda düzenlenen bu görev ve sorumluluklar zorunlu hale getirilmiş olacak. Uygulamada çoğunlukla soruşturma izni verilmemesine gerekçe olarak, hayvanlarla ilgili konuların belediyelerin asli görevleri arasında sayılmaması gösteriliyor. Bu değişiklik ile soruşturma izni şartı kaldırılmış olmuyor, sadece görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen belediye başkanları ve çalışanları hakkında görevi kötüye kullanma suçundan yaptığımız suç duyurularında soruşturma izni verilmesi ihtimali artırıyor. Ayrıca belediyelere görevlerine aykırı davranmaları nedeniyle idari yaptırım da uygulanacağı belirtildi.

Sirkler: Türkiye’de hayvanlı sirk açılmasına ve yurt dışından hayvanlı sirklerin ülkeye girişine izin verilmeyecek.

Avcılık: Tüm tepkilerimize ve avcılığın tamamen yasaklanması istemimize rağmen,av konusunun “5199 kapsamında ele alınmayacağı için kapsam dışı olduğu” ve bu konuda herhangi bir düzenleme yapılmayacağı, gerekirse Kara Avcılığı Kanunu’nda ileride değişiklik yapılabileceği ama şu an için gündemde olmadığı bir kez daha dile getirildi. Mustafa Yel, av turizmi uygulamalarının ise, toplantıda da dile getirilen talepler üzerine yasaklanabileceğini söyledi.

Hayvan tanımı: Araştırma komisyonunun en önemli çıktılarından biri olan hayvanların ‘duygulu varlıklar’ olarak yasada tanımlanması taslakta yer almıyor.

Yasaklı ırklar: 
Yine alınıp satılmaları, üretilmeleri yasak olacak. Şu an aile yanında yaşayan hayvanlar 6 ay içinde kısırlaştırma şartı ile aile yanında kalabilecek. Bu hayvanlar çocukların çok yoğun olduğu yerler dışında ağızlık ile gezdirilebilecek. Bakımevlerinde bulunan “sahipli” hayvanlar “sahiplerine” geri verilecek, “sahipsiz” olanlar bakımevinde kalmaya devam edecek. Biz bakımevlerinde ömür boyu hapse mahkum edilen hayvanların da aile yanına yuvalandırılması ve “yasaklı/tehlikeli ırk” tanımlarının/listelerinin tamamen kaldırılması gerektiğini savunuyoruz.

İl Hayvanları Koruma Kurulları: İl Hayvanları Koruma Kurullarında baro temsilcileri yer alacak.

Bakımevi zorunluluğu: Nüfusu 20 binin üstünde olan ilçelerde geçici hayvan bakımevi açma zorunluluğu getirilecek. Yerel yönetimlere hayvanlar için bütçe ayrılacak ve bu şekilde bakımevlerine zorunlu olarak harcama yapmaları sağlanacak. Nüfusu 20 binin altında olani ilçelerdeki hayvanlar çevredeki ilçelere taşınacak. Bu durum uygulamada hayvanlar için ölüm anlamına geleceği için, nüfusun 20 binin altında olan ilçelere de bakımevi açılmasını talep ediyoruz.

Ceza alt sınırı: Bu konuda da araştırma komisyonu raporunun gerisine düşüldüğünü gördük. Komisyon raporunda önerilen hayvana yönelik şiddet fiilleri için belirlenen ‘2 yıl bir ay’lık ceza alt sınırı, AKP yasa teklifinde 6 ay olarak belirlendi. Vekiller geçtiğimiz sene İnfaz Kanunu’nda yapılan değişiklik nedeniyle faillerin hapse girebilmesi için ceza alt sınırının 3 yıl olarak belirlenmesi talebimizi dile getirmemiz üzerine, bir sene içerisinde İnsan Hakları Reform Paketi’yle paralel olacak şekilde İnfaz Kanunu’nda yeni bir değişiklik yapılacağını ve bu değişiklik doğrultusuna ‘ceza ile orantılı hapis’ sisteminin geleceğini, bu sistemde 6 ay ceza alan bir failin bile hapse girebileceğini söylediler. İnfaz Kanunu’nda belirtilen bu değişiklik yapılsa bile, bu değişiklik 2 yıl ve altındaki cezalar bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile cezanın ertelenmesi hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği için, faillerin fiilen hapse girmeyecekleri ile ilgili endişelerimiz giderilmiyor.

Sahipli-Sahipsiz hayvan: Mevcut durumda mağduriyet doğuran bu ayrım kaldırılacak.

Çipleme: Sokakta ve evlerde yaşayan hayvanlara çip takma zorunluluğu getirilecek. Çip taktırmayanlara idari para cezası uygulanacak. Böylece terk etme ve belediyelerin başka bölgelere hayvan atmalarının önüne geçileceği söyleniyor. Ancak aşağıda “hayvan terk etme” başlığında henüz giderilmemiş sorunlar nedeniyle bu konunun da bütüncül olarak ele alınamamış olduğunu düşünüyoruz.

Hayvan kürkü: Türkiye’de kürk çiftlikleri kurmak, ticaretini yapmak ve kürk ithal etmek yasaklanacak.

Mobil kısırlaştırma: Uygulamada büyük hak ihlallerine sebep olan mobil kısırlaştırma yasaklanacak. Bu noktada toplantıdaki hayvan hakları savunucuları, kısırlaştırmaların ve belediyenin görev kapsamına giren konuların hiçbir surette özel / taşeron firmalara devredilmemesi gerekliliği üzerinde durdu. AKP’li vekillerin dile getirdiği, Komisyon raporunda da yer alan kısırlaştırma “seferberliği” ibaresinden rahatsızlığımızı bir kez daha hep birlikte dile getirdik ve yapılacak tüm kısırlaştırma işlemlerinin “seferberlik” halinden çok, hayvan sağlığı gözetilerek hayvanlara zarar vermeden yapılması gerekliliğini vurguladık.

Atlı faytonlar ve at arabaları: Komisyon raporunda da önerildiği gibi atlı faytonlar Türkiye çapında yasaklanmayacak. Gerekçe olarak faytonda ya da at arabalarında kullanılmayan atların bakımının yapılmadığı gösterildi.

Canlı hayvan ticareti: Uluslararası canlı hayvan ticaretinin yasaklanmasına dair talebimiz taslakta yer almıyor. Konuyla ilgili olarak yalnızca “hayvanların taşınmasıyla ilgili düzenleme zaten var” denilerek geçiştirildi. Ancak bu düzenleme, kurban bayramında öldürülen hayvanlarla sınırlı; kıtalararası yolculuklarda türlü hastalık ve eziyetlere maruz bırakılan hayvanlar için değil.

Hayvanların haczi: Ticari mal olarak kabul edilen ve parasal değeri olan hayvanlar bakımından haczin yasaklanmasının mümkün olmadığını net olarak belirttiler. Mevcut mevzuatta olduğu gibi evcil hayvanların haczine ilişkin yasak devam edecek.

Hayvan dövüşleri: Sadece köpek ve horoz dövüşlerinin yasaklanacağını belirten vekiller, boğa ve deve güreşlerinin devam edeceğini söyledi. Bizler tüm hayvan dövüşlerinin işkence olduğunu ve istisnasız hepsinin yasaklanması gerektiğini tekrar dile getirdik.

CEVAP ALAMADIĞIMIZ KONULAR

Yunus parkları: 
Komisyon raporunda yunus parklarının en geç 2 sene içerisinde kapatılması tavsiye kararını esneten bir öneri ile karşılaştık. Yunus parklarının yasaklanacağı, ancak mevcut tesislerdeki hayvanlar ölene kadar bu yerlerin açık kalacağı söylendi. Yeni hayvan alımının önüne geçilmesi için hayvanların çipleneceği, bu şekilde kaçak yolla yunus parklarının Türkiye sularından hayvan yakalamasının önüne geçileceği belirtildi. Biz yunus parklarının en geç 1 yıl içerisinde kapatılması talebimizi yineledik, çünkü çip ve kimliklendirme olsa bile hayvan alımının bundan sonra da yapılacağı yönünde somut endişelerimiz var. 10 yıldır sayısız ihlal, ihmal ve hayvan ölümü bildirimi karşısında bu tesislere yaptırım uygulamayan ve denetim yapmayan İl Tarım Müdürlükleri ile Tarım ve Orman Bakanlığı, bundan sonrasında da çiplerin denetimini gerektiği şekilde yapmayacaktır. Bu yüzden yunus parklarının Komisyon kararından geri düşmeyecek şekilde kapatılması, mevcut tesislerdeki hayvanların rehabilite edilmesi ve denize geri dönemeyecek durumda olanların ve diğer deniz memelilerinin ömür boyu korunması talebimizi tekrar ettik. Süre sınırı ile ilgili değerlendirmelerinin devam ettiğini belirttiler.

Hayvanat bahçeleri: Toplantının başlarında hayvanat bahçesi ismi ile yeni tesis açılmasının yasak olacağını ama ‘doğal yaşam parkı’ adıyla yeni tesis açılabileceğini, ‘doğal yaşam parkı’ ismini verdikleri bu tesislere hayvan alımının devam edeceğini söyleyen vekiller, toplantının sonlarına doğru, hayvanat bahçelerinin ‘doğal yaşam parklarına’ çevrileceğini, ‘doğal yaşam parkı’ adıyla yeni tesis açılmayacağını, hayvan alımı yapılmayacağını söylediler. Birbirine tamamen zıt bu iki açıklama endişelerimizi daha da artırdı.

Mevcut 40 hayvanat bahçesinde esir edilen binlerce hayvanın ve gelecek nesillerin hayatı, bir toplantı içinde birbiriyle tamamen çelişen açıklamalar yapacak kadar hafife alınamaz. Hayvanat bahçelerinin ismini ‘doğal yaşam parkı’ olarak değiştirmek, hayvanların ömür boyu hapis hayatı yaşamasını, doğal yaşam alanlarından koparılmalarını, bir mal gibi teşhir edilmelerini, korkunç bir hayat yaşamaya zorlanmalarını engellemeyecek. Bu yüzden Meclis Araştırma Komisyonu raporunda tavsiye edildiği gibi hayvanat bahçeleri yasaklanmalıdır. Mevcut tesisler yaban hayat merkezlerine dönüştürülmeli ve hayvanlar kayıt altına alınarak yeni hayvan alımının önüne geçilmesi yoluyla hayvanat bahçelerinin sonu getirilmelidir.

Bakım evlerine kamera: Komisyon raporunun çıktılarından olan geçici hayvan bakımevlerinin 7/24 kamera ile izlenmesi ve bu görüntülerin belediyelerin İnternet sitelerinden yayınlanması konusunun yönetmelik ile düzenleneceği söylenerek geçiştirildi.

Faillerin hayvana yuva olması: Hayvana şiddet uygulayan faillerin bir hayvana yuva olmalarına izin verilmeyeceği söylendi ama bu konunun nasıl takip edileceğine ilişkin net bir açıklama yapılmadı.

Şikayet şartı: Hayvana yönelik suçlarda soruşturma açılması için kimlerin hangi merciye şikayette bulunalabileceği konusunda net bir cevap alamadık. Şikayetlerimizin öncelikle Tarım Orman Bakanlığı tarafından değerlendirilip bu değerlendirme neticesinde uygun bulunanların savcılığa intikal etmesine yönelik bir düzenleme yapılacağı konusundaki endişelerimizi dile getirdiğimizde, suçüstü hallerinde savcılıkların resen soruşturma açma yetkisi olacağı belirtildi. Ancak suçüstü olmayan haller ile ilgili sorularımız, Adalet Bakanlığı’nın personel sayısının yetersiz olduğu ve iş yükünün çok yoğun olduğu şeklinde açıklamalarla geçiştirildi.

Bu şekilde gerekçelerle halkın şikayet hakkının elinden alınması kabul edilebilir değildir. Bunun yanında “sahipli” hayvanın “sahibi” tarafından maruz bırakıldığı şiddet ile ilgili şikayetleri herkesin yapabileceği söylendi. Şikayet şartı ile ilgili olarak, ‘Kim hangi hayvanla ilgili hangi merciye şikayet edebilecek?’, ’Gelen ihbarları kim değerlendirecek?’, ‘Adli vaka olup olmadığına kim karar verecek?’, ‘Otopsiyi kim yapacak?’ gibi sorularımız “bu konular çok detay” denilerek geçiştirildi.

Hayvan deneyleri: Hayvan deneyleri ile ilgili bir düzenlemeden bahsedilmedi. Alternatif yöntemler ve dünyadaki gelişmeler vekiller ile paylaşıldı, fen fakültelerinde hayvan deneyi yapmak istemeyen öğrencilerin etik eğitim haklarının korunması gerektiği belirtildi.

Bakımevi veteriner sayısı: Vekiller, geçici hayvan bakımevlerindeki veteriner sayısının bölgenin insan nüfusuna göre değil de hayvan nüfusuna göre belirlenmesi ile ilgili talebi değerlendireceklerini belirttiler.

Evde hayvan sayısı sınırı: Yasaya evde bulunabilecek hayvan sayısı ile ilgili bir madde eklenemeyeceğini, bu olası kısıtlamaya yönelik tepkilerimizi defalarca belirttikten sonra, vekiller bu konunun yönetmelikle düzenleneceğini söyleyerek yine bu başlığı muğlak bir noktaya çekerek net bir cevap vermediler.

Terk etme: Komisyon raporunda hayvan terk eden kişilere verilecek ceza 10.000 TL olarak belirlenmişti. Yasa teklifinde ise bu miktarın 3.000 TL olarak önerildiğini yeniden dile getirdiler. Vekiller, bu önerilerine gerekçe olarak 10.000 TL’nin özellikle kırsal bölgelerde oldukça yüksek bir meblağ olduğu için tahsil kabiliyetinin olmamasını gösterdiler. Bizler bu konuda meblağın yüksek olmasını, caydırıcılığı artırması açısından özellikle talep ediyoruz. Bu konuda da net bir kanıya varılmadı.

Artırılmış ceza: Hayvanlara bakmakla ve onları korumakla yükümlü olan belediye görevlileri ve Tarım Orman Bakanlığı’na bağlı görevliler hayvana yönelik bir suç işlediklerinde bu durumun nitelikli hal olarak kabul edilmesi ve bu kişilere misli ile ceza verilmesi yönündeki talebimiz vekillerce de makul bulundu ve değerlendirileceği belirtildi.

Petshop ve üretim çiftliklerinde hayvan satışı: Artık petshoplarda kedi ve köpek satılmayacağını söyleyen vekiller, hayvan “satın almak” isteyenlerin “denetlenen” (!) üretim çiftliklerinden kedi köpek alabileceğini, hayvanları da kataloglardaki fotoğraflardan seçebileceklerini belirtti. Her şeyden önce, bu durum hayvanların mal statüsünü ortadan kaldırmadığı gibi, bugüne kadar denetimden asla geçmeyen üretim çiftliklerinde hayvanların damızlık olarak sürekli sömürüleceği, ek mağduriyetler yaratacağı bir düzen kurulması anlamına geliyor. Ek olarak, taleplerimizden biri olan, sadece kedi ve köpeklerin değil, kuş, kemirgen ve sürüngen gibi egzotik/yabani hayvanların da petshoplarda satılmaması talebimize toplantıda da yanıt alamadık. Bu konuda herhangi bir yasak getirilip getirilmeyeceği, sormamıza rağmen söylenmedi. Bizler hayvan üretiminin, ticaretinin ve satışının tamamen yasaklanması gerektiğini yineledik.

Hazırlanan yasa teklifine ilişkin taslağı göremediğimiz ve birçok sorumuza net cevap alamadığımız bir toplantı oldu. Bu yüzden toplantıya katılan kişilerin yaptıkları aktarımlarda eksik kalan kısımları netleştirmek için detaylı bir açıklama yazmaya çalıştık. Cevap alabildiğimiz ve olumlu olan kısımlar kesin değil bu yüzden tüm taleplerimiz için mücadele etmeye devam etmek ve kararlı olmak zorundayız. Bir hafta-on gün içinde tamamlanıp Tarım Komisyonu’na sunulması planlanan teklifin detaylarını öğrenme ve eksik bulduğumuz hususları giderme konusundaki mücadelemiz Tarım Komisyonu’nda da devam edecek.

Hayvanların doğuştan gelen haklarını teslim eden, hayvanlar lehine bütüncül ve adil bir Hayvan Hakları Yasası için taleplerimize buradan ulaşabilirsiniz.

Toplantıya Yaşam İçin Yasa bileşenlerinden, Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM), Hayvanlara Adalet Derneği (HAD), Vegan Derneği Türkiye (TVD), Yunuslara Özgürlük Platformu ile Hayvan Haklar ve Etiği Derneği katıldı.