T.C. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, Tarım ve Orman Komisyonu Üyelerine 1 Mart 2021 tarihinde yolladığımız yunus parkları hakkında görüşlerimizi içiren mektup aşağıdadır.
T.C. TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
TARIM VE ORMAN KOMİSYONU ÜYELERİ’NE
Vakfımız son zamanlarda Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılması planlanan değişiklikler kapsamında yunus parklarının yasaklanıp kapatılması istemiyle TBMM’ye iletilen uzman görüşlerini ve meslek örgütlerinin yayımladığı açık mektupları yakından takip etmektedir. Gerek hak bağlamında, gerekse insan/hayvan sağlığı ve istismarı açısından son derece önemli noktalara dikkat çeken bu mektuplar; bilimsel, etik ve hukuki yönleriyle yunus gösteri ve sözde terapi merkezlerinin acilen kapatılıp, tür ayırt etmeksizin bu tesislerdeki tüm tutsak hayvanlar için ömür boyu koruma ve rehabilitasyon imkanı oluşturulması gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Son yıllarda Türkiye’de ve dünyada hayvan hakları bilinciyle paralel olarak gelişim gösteren hayvan esaretine karşı toplumsal farkındalık seviyesi, hayvanlara haklarını teslim etmekle yükümlü devlet kurumlarına, kanun yapıcılara, karar vericilere ve hükümetlere daha fazla sorumluluk yüklemektedir. Özellikle de son 15 yıldır kamuoyu tepkisi ve sivil toplumun çabaları sonucu defalarca kapatıldıktan sonra yenileri açılan, ülkemizin popüler sahil bölgelerindeki bu ticari merkezlerin kapatılması Ekim 2019’da TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu raporunda tavsiye kararı olarak yer almıştır. Kara ve su sirkleri ile deniz memelileri gösteri ve terapi merkezlerine yasak getiren ve mevcutların kapatılmasını öngören kararın gerekçeleri arasında, esaretin hayvanlar üzerinde meydana getirdiği fiziksel ve ruhsal tahribat öne çıkmaktadır.
TBMM’deki beş siyasi partinin ortak kararı yunusların parklarının kapatılması ve hayvanların korunması yönünde açıklanmışken, genel itibarıyla ülkemizde toplumsal bilinç düzeyi bu noktaya gelmişken, bundan daha geriye düşecek bir adım atarak bu tesislerin açık kalmasını sağlayacak yasal düzenlemeleri Meclis’e getirmek ilerici ve dönüştürücü bir yasal düzenlemeden uzak düşmektedir.
Ülkemizde deniz bilimleri konusunda araştırmalar yaparak deniz yaşamını korumak, deniz kültürü ve sevgisini halkımıza, özellikle de gelecek kuşaklara taşımak amacıyla 22 yıldır faaliyet gösteren bir vakıf olarak, hayvanların ancak doğal yaşam ortamlarında doğal yaşam ortamlarıyla birlikte korunabileceğini biliyoruz. Araştırma, eğitim ve koruma odaklı çalışan bir vakıf olarak morslardan foklara, beyaz balinalardan yunuslara kadar son derece duyarlı olan bu deniz canlılarının, kamu ve sivil toplum işbirliğiyle açılabilecek (mevcut tesislerin ticari faaliyetlerine son verildikten sonra dönüştürülebileceği) rehabilitasyon alanlarında ömürlerinin sonuna dek korunabileceğini, esaretin etkilerini henüz derinden yaşamamış olanların ise kendilerine unutturulmuş olan doğal yetilerinin geri getirilmesiyle yeniden özgürlüklerine kavuşabileceğini biliyoruz.
Yunusla terapi/özel çocuklarla yüzme adı altında fahiş fiyatlarla sürdürülen, kaza/ölüm/yaralanma ve bulaşıcı hastalık riskleri taşıyan ticari uygulamaların devam etmesine izin vermek, fiziksel ve psikolojik şiddetin gündelik rutin olduğu bu tesisleri açık tutmak, gelecek nesillerin doğa ve hayvanlarla ilişkisini de olumsuz etkileyecektir.
Hayvan ve doğa haklarının, “turizm geliri ve istihdam alanı” gibi ekonomik çıkar temelli söylemlerin gölgesinde kaldığı yıllar geride kalmalıdır. Türkiye dünyaya örnek olacak bir adım atarak mevcut tesisleri acilen kapatacak, yenilerine yasak getirecek ve mevcut deniz memelileri uzmanlarının gözetiminde ömür boyu koruyacak altyapıya sahiptir. 21. yüzyıl Türkiyesi’nde bir an önce görmek istediğimiz ve gelecek nesillere aktarmak istediğimiz gerçek doğa ve hayvan koruma anlayışı ile devletlerin ahlaki sorumluluğu bunu gerektirir.
Saygılarımla,
Prof. Dr. Bayram Öztürk
TÜDAV Başkanı