Tutsak Setaseler: Etiğin Ardındaki Bilim – Dr. Naomi A. Rose

18. Yıllık Avrupa Setase Topluluğu Konferansı’nda sunulmuştur.
Kolmården, İsveç / 29 Mart 2004

Dr. Naomi A. Rose
Deniz Memelisi Uzmanı
The Humane Society of the United States

Giriş:

Esaret altındaki memelilerine dair yürütülen tartışmaların çoğunda, bu konunun bilimden çok etik ve inanç meselesi olduğu savunulur ya da koruma uygulamalarından çok münferit hayvan refahıyla ilgili olduğu düşünülür (Reeves and Mead 1999; Reynolds et al. 2000). Ancak ilk bakışta esaret karşıtı tutumu destekleyen bilimsel kanıtlar da vardır. 

Meslektaş incelemesinden geçmiş çalışmalar (örn., Small and DeMaster 1995a, 1995b; Clubb and Mason 2003), doğadan yakalanma ve esaret altında tutulma süreçlerinin setaseler (yunus, balina, porpoise) için her şekilde stresli olduğunu gösteriyor. Bu bilimsel çalışmalar, en iyimser görüşle nihai olmamakla birlikte, gösteri sektöründekiler ve bazı bilim insanları tarafından göz ardı ediliyor, değer verilmiyor ve yanlış aktarılıyor. Ancak yine aynı çevreler tarafından sunulan tumturaklı iddiaları destekleyen bilimsel kanıtların olmadığı da görülüyor.

(…)

* Çok az miktarda setase esaret atındayken üremeyi başarabilmiş ve bunlardan çok daha azı ikinci nesilden sonra doğum yapabilmiş (bkz: US National Marine Fisheries Service Marine Mammal Inventory Reports). Bölgesel düzeyde (örn. ABD’de.), yalnızca bir veya iki tutsak tür esaret altında çiftleşme yoluyla populasyonlarını sürdürmeyi başarmış. ANcak küresel düzeyde hiçbir setase bunda başarılı olamamış. Sonuç olarak, bugün dünya çapındaki gösteri merkezlerinde tutulan setaselerin çoğu doğadan yakalanmış durumda.

* Yabani setaselerin doğadan yakalanması, yöntemi ne olursa olsun, hayvanlar için inkar edilemeyeck şekilde stres yaratan bir durumdur (NOAA Fisheries 2002; Curry 1999) ve yakalandıktan sonraki bir ay içinde hayvanlar için ölüm riski altı kat fazladır (Small and DeMaster 1995b).

* Small and DeMaster (1995a) ve Woodley et al. (1997) tarafından yapılan iki araştırma da esaret altındaki yunusların hayatta kalma oranlarının doğadakilerin altında kaldığını göstermiş (istatistiksel düzeyde ciddi fark olmasa da) ve tutsak yunusların doğadakilere oranla “daha çok” hayatta kaldıklarına dair de herhangi bir kanıt sunmamış.

* Yunusların esaret altında yaşadıkları stres, bağışıklık sistemini baskı altına alıyor (immunosuppression) ve hayvanları hastalıklara, enfeksiyonlara açık hale getiriyor (St. Aubin and Dierauf 2001).

* Yunus gösteri merkezlerinin “eğitime dair faydaları” yalnızca anekdotlara dayanmaktadır ve sistematik bir sosyolojik analizle desteklenmemektedir (Reeves and Mead 1999; Reynolds et al. 2000).

* Esaret altındaki memeliler üzerine yürütülen tartışmaların daha çok etik değerler üzerine ve inanç merkezli sürdürüldüğü bir gerçek. Ancak, gösteri sektöründekilerin ve bazı bilim insanlarının iddia etttiği gibi, bu tartışmalarda bilimin hiçbir rolü olmadığı doğru değil.

* Kanıt üstünlüğü; esareti ve buna bağlı uygulamaları, hem etik, hem de bilimsel düzeyde gayri meşru kılmaktadır.

Çeviri: Yunuslara Özgürlük Platformu

Not: Sunumun giriş bölümü ve en belirgin noktaları Türkçe’ye çevrilmiştir. Bu nedenle devamını orijinalinden okumak için lütfen kaynak aldığımız Humane Society’ye yönlendiren bu bağlantıyı tıklayın.  WSPA ve Humane Society imzalı, Naomi A. Rose, E.C.M. Parsons ve Richard Farinato’nun 81 sayfalık 2009 tarihli daha güncel ve kapsamlı bilimsel çalışmasını orijinalinden okumak için lütfen bu bağlantıyı tıklayın.