Otizm ve Diğer Gelişimsel Bozukluklarda Yunus Destekli Terapi: Tehlikeli bir Heves

Otizm ve Diğer Gelişimsel Bozukluklarda Yunus Destekli Terapi: Tehlikeli bir Heves

Lori Marino ve Scott O. Lilienfeld, Emory Üniversitesi, Atlanta

Amerikan Psikoloji Derneğinin 2007 tarihinde yapılan “Fahiş Fiyatlı Gelişimsel Bozukluk Tedavileri” konulu toplantısında, Ohio State Üniversitesinden James Mulick ve öğrencileri, otizm tedavisindeki geçici heveslere yönelik sunumlarını ve görüşlerini bildirmişlerdir. Verdikleri mesaj, bu tedavilerin pek çoğunun yeterli bilimsel kanıt olmaksızın reklamının yapıldığıdır.

Yunus destekli tedavi/terapi nedir?

Yunus destekli terapi özellikle olumsuz etkileri olan ve popülerliği her geçen gün artan, moda olmuş bir uygulamadır. DAT, çocuklarda ve erişkinlerde fiziksel hastalıkları özürlükler ve psikopatoloji için bir hayvan destekli tedavi biçimidir. Dünyadaki DAT tesislerinin kesin sayısı bilinmemekte, ancak bu sayı her gün artmaktadır.

Uygulama genellikle hastanın esaret altındaki yunuslarla birkaç seans yüzme ve etkileşim kurmasını içermektedir. Bu seanslar genellikle el-göz koordinasyonu, bir kancaya halka geçirme gibi klasik tedavi amaçlı görevleri içermektedir.

DAT’ın pek çok savunucusu etkililiğine ilişkin kapsamlı iddialar ortaya atmaktadır. Örneğin bir DAT web sitesinde “Tıp, yunus tedavisinin [DAT] sıra dışı sonuçlarını ve reçete edilen ilaçlar, insan terapisi veya diğerleri gibi klasik tedabi yöntemleriyle ilişkili olarak çığır açtığını göstermektedir” şeklinde bir iddia yer almaktadır. Yine bir başka sitede Angelman sendromu, otizm, Down sendromu, disleksi, Rett sendromu, Tay-Sachs hastalığı, Tourette hastalığı, William hastalığı gibi rahatsızlıkları olan hastaların tedavi edildiği ileri sürülmektedir (www.dolphinwellness.com).

DAT tarafından tedavi edildiği iddia edilen hastalıkların listesinde ilk sırada otizm ve benzer gelişimsel bozukluklar bulunmaktadır. Eylül 2007’den bu yana “otizm ve yunus terapisi” yazı Google’da arama yapıldığında 421.000’den fazla sonuçla karşılaşılmaktadır.

Otizmi DAT savunucuları için bu kadar arzulanan bir hedef kılan şey nedir? Çünkü otizm (ve bununla ilişkili özürlükler) etiyolojisi temelde bilinmemektedir; DAT uygulayıcılar uyguladıkları tedavinin etkililiğine ilişkin istedikleri kadar kesinliği kanıtlanamayacak olan açıklama getirmekte serbesttir. Benzer şekilde, kesin olmayan etiyolojiden kaynaklanan belirsizlik nedeniyle, bu terapinin savunucuları DAT sonrasında meydana gelen “iyileşmeyi” bildirirken nicelenebilir ve tekrarlanabilir bulgularla sınırlanmazlar. Dahası, DAT iyi bilinen ve karizmatik bir hayvanla etkileşimi içerdiğinden çok çekici bir seçenektir. Tüm bu faktörler güçlü ancak potansiyel tehlikeye sahip bir kombinasyon meydana getirmektedir.

DAT resmi olarak 1970’lerde antropolog Betsy Smith tarafından başlatılmış, aynı araştırmacı 2003 yılında bunun etkisiz ve insanları sömüren bir uygulama olduğunu açıklamıştır. DAT, yıllar içinde ABD (özellikle Florida ve Hawaii), Meksika, İsrail, Rusya, Japonya, Çin ve Bahamalar sadece birkaçı olmak üzere, tüm dünya çapında, birçok ülkede oldukça karlı bir iş kolu haline gelmiştir. DAT’ın yaygın olmasını eğlence ve turizm sektörleriyle iç içe geçmiş “yunuslarla birlikte yüzme” gibi popüler programlardan genellikle ayırt edilememesi engellemektedir.

Bu programlar gibi, DAT da gerek insanlar, gerek yunuslar için sağlık ve güvenliliğin denetlendiği herhangi bir merciinin kontrolünde değildir. Her ne kadar yunusların hastalıklar yönünden taranması mümkün olsa da, bunun için bir yasal zorunluluk yoktur.

Uygulayıcılarının kanunen herhangi bir özel eğitim ve sertifikası olması gerekmeyen DAT’ın standart maliyeti kırk dakikalık 5-10 seans için ortalama $3,000 – $5,000 gibi rakamlarla aşırı derecede yüksektir (seyahat ve konaklama maliyetleri hariç).

DAT savunucuları, DAT’ın otizm ve diğer gelişimsel bozuklukların tedavisinde iddia edilen etkililiğine ilişkin iki önemli açıklama yapmaktadırlar. Bunlardan birincisi; oldukça genel bir kanı olup, yunusların ultrason meydana getirmelerinin yardımcı olma ihtimali olan bir “doğal iyileştirme yeteneği” olduğudur. Bu iddiayı reddeden Brensing, Linke ve Todt (2003) iki DAT tesisindeki yunusların ultrasonlarını bu fikirle en küçük bir paralellik oluşturacak kadar dahi kullanmadıklarını göstermişlerdir. İkinci açıklama, daha çok otizme ve diğer gelişimsel özürlüklere ilişkindir. Bu görüşe göre, yunuslar güçlü pozitif destekleyici bir rol sergilemektedir. DAT uygulayıcıları hasta belli bir tedavi amacına ya da belli bir sözcüğü söylemek veya belli bir uyarana yanıt vermek gibi bir öğrenme hedefine eriştiğinde hastalara destek olması maksadıyla yunuslarla iletişimi sunmaktadırlar. Bu yaklaşımın en ateşli savunucularından biri de muhtemelen meslektaşlarıyla birlikte çeşitli gelişimsel özürlükleri olan çocukların tedavisinde DAT’ın etkililiğine ilişkin son derece güçlü iddialarda bulunan David Nathanson’dır (Nathanson ve ark. 1997; Nathanson, 1998). Örneğin, Nathanson “klasik uzun süreli tedaviye kıyasla, Yunus İnsan Terapisi olarak uygulanan yunus terapisi pozitif sonuçlara daha çabuk ulaşmaktadır ve maliyeti daha düşüktür (Nathanson ve ark. 1997, s90).

DAT etkili bir otizm tedavisi midir?

Jacobson, Foxx ve Mulick (2004) ve diğerleri (örn. Lilienfeld, Lynn ve Lohr, 2003) de belirttiği üzere; gelip geçici moda yaratan tedavilerin en önemli göstergelerinden birinin de, bunların popüler medyada reklamının yapılması ve hakemli, bilimsel çalışmalar tarafından desteklenmiyor oluşlarıdır. Bu durum DAT’ta da aynen geçerlidir. DAT’ın etkilerine ilişkin çok az sayıda hakemli makale yayınlanmıştır ve hatta otizm ve diğer gelişimsel bozukluklarda etkililiklerini gösteren makale sayısı daha da azdır (Lukina, 1999; Nathanson, de Castro, Friend & Mc-ahon,1997; Nathanson, 1998; Servais, 1999). Aksine, otizmi tedavi ettiğini iddia eden DAT programlarının sayısı sayılamayacak kadar fazladır. Dokuz yıl önce Nathanson ve meslektaşlarına odaklanarak o döneme ait hakemli DAT literatürünü ilişkin bir metodolojik ve kavramsal analiz (Marino & Lilienfeld, 1998) yayınladık (Nathanson ve ark. 1997; Nathanson 1998). Her iki çalışmada da, bunların bilimsel geçerliliğini baltalayacak şekilde en az on bir metodolojik zayıflık tespit ettik.

Bunların arasında en belirgin olanlar plasebo ve diğer spesifik olmayan etkilere ilişkin büyük potansiyel, medikal öykü olayları (tedavi seansları dışında meydana gelen olaylar) ve ortalamaya doğru gerileme olup; bunların tümü deneysel kontrollerin zayıflığından kaynaklanmaktadır. Dahası, bildirilen sonuçları elde etmek için, çok daha basit ve az kapsamlı destekleyicilerin yerine, salt yunuslarla etkileşimin gerekli olduğuna ilişkin kanıt da bulamadık. Beş yıl sonra Humphries (2003) benzer bir eleştirel inceleme yayınlamıştır. Özürlüğü olan çocuklarla yapılan altı DAT çalışmasını incelemiş ve altısının da kritik deneysel kontrollerden yoksun olduğunu ve çoklu tedavi etkisi, medikal öykü ve yenilik etkileri gibi geçerliliğe yönelik tehditleri yeterince elimine etmediğini bulmuştur. Son olarak, ilk incelememizden bu yana DAT ve otizmle ilgili olarak yayınlanmış iki çalışmayı (Lukina, 1999; Servais, 1999) inceleyen bir başka metodolojik DAT literatürü incelemesiyle konuyu tekrar ele aldık (Marino & Lilienfeld, 2007). Yine, bu çalışmaların da metodolojik anlamda çok eksik olduklarını tespit ettik ve talep özellikleri dahil olmak üzere yapısal ve dahili geçerliliğe yönelik on üç tehdit tespit ettik; ayrıca incelediğimiz beş çalışmanın tümünde yapısal karışıklığa neden olan ve spesifik olmayan (örn. plasebo, yenilik) etkiler olduğunu gördük. “DAT’ın kamuoyuna yönelik kapsamlı reklamlarına rağmen; herhangi bir psikolojik rahatsızlığın temel semptomlarında kalıcı iyileşmeler sağladığına yönelik bulgu olmadığı” sonucuna vardık (p. 248).

Zararı nedir?

DAT iddia ettiği yararları sağlamıyor dahi olsa, zararı nedir diye sorulabilir. Dahası yunuslarla yüzmek otistik çocuklar da dahil olmak üzere, tüm çocuklar için pozitif bir deneyim olmaz mı? Bunun cevabının “Hayır” olmasının üç temel nedeni vardır.

İlki, DAT programlarının katılımcılarını fiziksel yaralanma (Frohoff & Packard 1995; Samuels & Spradlin 1995; Webster, Neil, & Madden 1998) ve enfeksiyon ve parazit bulaşması (Geraci & Ridgway, 1991) riskine attığına dair pek çok kanıt mevcuttur.

İkincisi, DAT otistik çocukların hassas ebeveynlerinin anlaşılabilir umutlarını sömürmektedir. Aileler bu işe yaradığı doğrulanmamış tedaviye oldukça yüksek fiyatlar ödemekle kalmayıp, aynı zamanda DAT’a yaptıkları manevi ve maddi yatırımdan dolayı daha etkili tedavilerden vazgeçebilirler (“fırsat maliyeti”, bkz. Lilienfeld ve ark. 2003).

Üçüncüsü, DAT sektörü yunuslar için çok önemli zararlara neden olmaktadır. Bu etkiler artan stres ve hastalık, erken ölüm ve vahşi ortamından DAT için alınan yunusların korunmasına ilişkin potansiyel zararı olan etkilerdir (Whale and Dolphin Conservation Society/Balinaları ve Yunusları Koruma Derneği, 2006). Amerikan Ulusal Deniz Balıkçığı Servisi “canlı yakalama operasyonlarında vahşi ortamdan alınarak sürekli esaret altında tutulan hayvanlar alınan toplam hayvanların sadece belli bir kısmını oluşturmaktadır [Amerikan kanunlarına göre “almak” öldürmek, yaralamak veya zarar vermek olarak kullanılmaktadır.](NMFS 1989, p. 33). Yunuslar, sevilen hayvanlar oldukları için DAT için bu hayvanları toplayanlar, bu sevimsiz gerçeklerin faillerini nadiren bildirmektedir.

Sonuç olarak DAT için kesin veya en azından bu uygulamanın yararlı olduğunu düşündürecek bir bilimsel destek söz konusu değildir. Otizm veya diğer gelişimsel özürlüğü olan çocukların ebeveynleri, DAT’ın etkililiğine ilişkin kanıt olmadığının ve bu geçici moda niteliğindeki tedavinin etkisiz olduğunun bilincinde olmalıdırlar.

Referanslar

Brensing, K., Linke, K. & Todt, D. (2003).Can dolphins heal by ultrasound. Journal of Theoretical Biology, 225, 99–105.

Frohoff, T. G. & Packard, J. M. (1995).Interactions between humans and free-ranging and captive bottlenose dolphins.Anthrozoos 8, 44–54.

Geraci, J. R. & Ridgway, S. H. (1991).On disease transmission between cetaceans and humans.Marine Mammal Science 7, 191–194.

Humphries, T. L. (2003).Effectiveness of dolphin-assisted therapy as a behavioral intervention for young children with disabilities. Bridges:Practice-Based Research Synthesis 1, 1–9.

Jacobson, J.W., Foxx , R.M. & Mulick, J.A. (2005) (Eds.).Controversial therapies for developmental disabilities:Fad, fashion,and science in professional practice.Hillsdale, NJ:Lawrence Erlbaum Associates.

Lilienfeld, S. O., Lynn, S. J., & Lohr, J. M. (2003). Science and pseudoscience in clinical psychology.New York: Guilford.

Lukina, L. N. (1999).Influence of dolphin-assisted therapy sessions on the functional state of children with psychoneurological symptoms of diseases.Human Physiology 25, 676–679.

Marino, L., & Lilienfeld, S. (2007) Dolphin assisted therapy:More flawed data, more flawed conclusions.Anthrozoos 20,239-249.

Marino, L., & Lilienfeld, S. (1998) Dolphin-assisted therapy:flawed data, flawed conclusions. Anthrozoos, 11, 194-199.

Nathanson, D. E. (1998).Long-term effectiveness of dolphin-assisted therapy for children with severe disabilities.Anthrozoos, 11, 22-32.

Nathanson, D. E., de Castro, D., Friend, H., & McMahon, M. (1997).Effectiveness of short-term dolphin-assisted therapy for children with severe disabilities.Anthrozoos, 10, 90-100.

National Marine Fisheries Service.1989. Permit Policies and Procedures for Scientific Research and Public Display under the Marine Mammal Protection Act and the Endangered Species Act:A Discussion Paper.Office of Protected Resources and Habitat Program, Silver Spring, MD. Samuels, A. & Spradlin, T. (1995).Quantitative behavioral study of bottlenose dolphins in swim-with-the-dolphin programs in the United States.Marine Mammal Science 1, 520–544.

Servais, V. (1999).Some comments on context embodiment in zootherapy:the case of the Autodolfijn project.Anthrozoos 12, 5–15.

Webster, L. S., Neil, D. T. & Madden, C. A. (1998). Dolphin-initiated inter- and intraspecific contact and aggression during provisioning at Tangalooma.Special Topic report, Department of Geographical Sciences and Planning and School of Marine Science, The University of Queensland. Whale and Dolphin Conservation Society. (2006). Driven by Demand

Kaynak: http://www.apa.org/divisions/div33/docs%5C33-2.pdf