Yeni bir bilimsel araştırma, gösteri merkezlerinde ve tematik parklarda tutulan orkalarda görülen hastalıkların ve erken (prematüre) ölümlerin nedeninin, esaret altında yaşadıkları yoğun stres olduğunu ortaya koydu.
25 Haziran 2019 – Katil balina (Orcinus orca) olarak da bilinen orkaların esaret altında iyi bir hayat yaşamadığı artık bilinen bir gerçek. Doğal yaşam ortamlarında sürüleriyle kilometrelerce seyahat eden ve avlanma, yavruların bakımı gibi konularda birbirlerine destek olan bu deniz memelileri, esaret altındayken bağışıklık sistemlerinin gün geçtikçe zayıflaması nedeniyle pek çok enfeksiyona maruz kalıyor. Tutsak orkalar aynı zamanda kendine zarar verme (self-mutilation), halsizlik ve ajitasyon gibi aşırı stresle bağlantılı davranışlar gösteriyorlar.
Journal of Veterinary Behavior adlı dergide yayınlanan yeni makale, bu ve buna benzer sağlık sorunlarını tek bir temel nedenle ilişkilendiriyor: Kronik stres.
Makalenin yazarlarından biri olan ve Whale Sanctuary Project adlı balina koruma programında görev yapan biyolog Dr. Lori Marino, “Orkalar deniz parklarında hayatını kaybettiğinde, deniz parklarının sahipleri veya işletmecileri bu ölümlerin beklenmedik olduğunu veya ölümlere şaşırdıklarını söylüyorlar; bu ölümlerle esaret arasında herhangi bir bağlantı olmadığını kanıtlamak için hemen mesajlar hazırlanıp kamuoyunun dikkatine sunuluyor. Fakat bu makale, diğer bilimsel yayınlar gibi, gerçeklerin hiç de böyle olmadığını ortaya koyuyor. Kronik stres kaynaklı sağlık sorunlarıyla kolaylıkla açıklanabilen bu ölümler artık hiç kimse için bir gizem değil. Esaret altındaki genç bir orka beton havuzlardan birinde hayatını kaybettiğinde şaşırmamalıyız çünkü nedenini çok iyi biliyoruz,” diyor.
Bilimsel çalışma kapsamında farklı disiplinlerde uzmanlaşan bilim insanları bir araya gelerek esaret altındaki orkaların sağlık sorunlarını ve yaşam şartlarını ortaya koyan mevcut bilimsel yayınları inceledi. Çalışmanın odak noktası, bir hayvanın bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkilediği bilinen kronik stresin memeliler üzerindeki kanıtlanmış etkileriydi. Dr. Marino “yeni yayın sayesinde, bugüne kadar ayrı ayrı yayınlanmış çeşitli bilimsel makaleleri bir bütün olarak sunduklarını ve esaret altındaki orkaların gerçekte neler yaşadığına dair tutarlı bir çerçeve oluşturduklarını” vurguluyor.
Araştırma ekibi, kronik stres hormonlarının bu hayvanların bağışıklık sistemlerine ve beyinlerine nasıl zarar verdiğini anlamak için birbiriyle bağlantılı beş faktörü inceledi:
1. Bunlardan ilki özgürlüklerinden alıkonmuş olmaları. Yunus parklarında ve tematik akvaryumlarda havuzlar veya içinde tutuldukları çevresi kapalı alanlar, orkaların en temel ihtiyaçları için bile yeterince geniş veya derin değil. Oldukça büyük ve hareketli olan bu deniz memelileri, havuzlarda veya kapalı deniz alanlarında özgürce ve gerektiği gibi hareket edemiyor, yüzemiyor. Bu da tekrarlayan ve tuhaf davranışlar göstermelerine neden oluyor.
2. İkincisi, orkaların sürekli olarak duyusal örselenmeye maruz bırakılmaları. Özellikle ses ve yankılanmayla bağlantılı (akustik) rahatsızlık veren faktörler orkaları olumsuz etkiliyor. Çoğunlukla bu hayvanlar havai fişek, ziyaretçilerin sesleri, inşaat ve filtreleme sistemlerinden gelen daimi seslerden zarar görüyorlar. Beton havuzlar bu yıkıcı etkiyi daha da katlanılamaz hale getiriyor.
3. Bir diğer faktör ise sosyal stres. Tutsak orkalar, esaret altındayken maruz bırakıldıkları rahatsızlık veren faktörler nedeniyle diğer orkalarla normal ilişkiler geliştiremiyorlar. Özellikle anne ve yavrusu arasındaki bağ zarar gördüğü için, anne bakımı gerektiği gibi yapılamıyor.
4. Dördüncü faktör olarak öğrenilmiş çaresizlik hissine vurgu yapılıyor. Orkalar insana bağımlı hale geldiği ve hayatlarını bağımsız bir şekilde idame ettiremedikleri için öğrenilmiş çaresizlik hissine hapsoluyorlar.Bu da kendini depresyon, motivasyon eksikliği, öğrenme zorluğu, yeme bozuklukları ve zayıflamış bağışıklık sistemi olarak karşımıza çıkıyor.
5. Son olarak yoğun bıkkınlık ve can sıkıntısı öne çıkıyor. Son derece zeki ve duygusal olan bu hayvanlar, tıpkı yunuslar ve diğer deniz memelileri gibi, çevrelerindeki uyaranların (canlanmaya teşvik edici unsurların) yetersiz olması nedeniyle depresyona sürükleniyor, hareketsizliğe alışıyor, kolaylıkla saldırganlaşabiliyor ve endişe halinden kurtulamıyor.
Tüm bu faktörler göz önünde bulundurulduğunda, tutsak hayvanların esaret altında ömürlerinin kısalmasına ve sürekli hasta olmalarına şaşırmamak gerekiyor.
Dr. Marino, orkaların zeki olmaları nedeniyle esaret altında yaşamaya uyum sağlayabilecekleri tezini öne sürenlere karşı net bir yanıt veriyor ve araştırma ekibinin tam tersi bir bulguya ulaştığını belirtiyor.
“Orkalar, yunuslar ve balinalar gibi tematik akvaryumlarda ve gösteri merkezlerinde maruz bırakıldıkları strese karşı çok daha savunmasızlar çünkü bilişsel karmaşıklıkları son derece yüksek.
Bilişsel karmaşıklık, bu bireylerin ihtiyaçlarının da oldukça karmaşık olduğu anlamına gelir. Bu ihtiyaçlar ise yapay ortamlarda karşılanamayacak düzeydedir. Kronik sıkıntı ve bıkkınlık, kronik stresin ve sağlık sorunlarının en belirgin nedenlerinden biri. Zihinsel ve duygusal kapasiteleri oldukça yüksek olan yunuslar ve balinalar, esaret altında yaşadıkları kronik sıkıntının olumsuz etkilerine karşı çok daha zayıflar.”
Dr. Marino, tutsak orkaların özgür orkalardan daha iyi ve sağlıklı bir yaşam sürdüklerini iddia edenlere karşı da tartışma götürmez bir gerçekle cevap veriyor.
“Bu hayvanlar milyonlarca yıl önce açık deniz ve okyanuslarda evrimleştiler; besin bulma ve yaşam alanlarındaki tehditlerden uzaklaşma gibi temel ihtiyaçlarını gidermek için uzun mesafeler kat ederek sürüleriyle yüzdüler. Deniz parklarında, akvaryumlarda ve gösteri merkezlerinde bunları yapmalarına izin verilmediği için sürekli acı çekiyorlar. Orkalar, doğal yaşam ortamlarındaki stres faktörlerine uyum sağlayabiliyorlar, fakat bu parklardaki stres faktörlerine hiçbir şekilde uyum sağlayamıyorlar. Hem fiziksel hem de psikolojik olarak…”
Marino bu bilimsel çalışmayla amaçlarının deniz parklarına saldırmak olmadığının, daha çok “esaret altındaki orkalara dair bilimsel ve gözleme dayalı yaklaşımı aktarmak” olduğunun altını çiziyor ve ekliyor: “Orkalar, sosyal bağları güçlü olan diğer tüm hayvanlar gibi kafeslerde veya beton havuzlarda tutulamaz.”
Kaynak: iflscience & gizmodo
Çeviri & Derleme: Yunuslara Özgürlük Platformu
Makalenin tamamını bu bağlantıdan okuyabilirsiniz. İlgili haber ve makalelere ise aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz.