Ekim 2019’da Meclis Başkanlığı’na sunulan Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu tavsiye raporunun üzerinden 1,5 yıldan fazla süre geçti ama ortada hala bir taslak, hala hak temelli bir yaklaşım yok.
HAKİM’den dostumuz Burak Özgüner, Ekim 2019’da Meclis Başkanlığı’na teslim edilen ve beş siyasi partinin uzlaşısı olan Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu raporunun hayvanların en temel haklarını koruyacak şekilde çıkması ve yasama sürecine etki etmesi için ömrünün neredeyse son günlerini TBMM’de milletvekilleriyle görüşerek geçirdi. Burak, kritik noktalarda eksik ve yetersiz olan raporun genel itibarıyla taleplerimizin büyük bir kısmını içerdiğini gördü ama daha fazlasına yetişemedi; 9 Kasım 2019’da hayatını kaybetti.
Bugün Türkiye’nin farklı şehirlerinde yaptığımız eylemlerden biri olan İstanbul’da Burak da aramızdaydı.
1 Kasım 2019’da “hayvanlardan taraf ol” çağrısıyla TBMM’ye seslendiğimiz son basın toplantısının pankartı da bizimle birlikte alandaydı. Burak’ın yaşamı pahasına değiştirmek istediği sömürü ve şiddet düzenine karşı taleplerimiz ile birlikte…
“Hayvana cinsel şiddet” fiilini suç olarak görmeyen bir yasa!
Bugün AK Parti tarafından basına verilen demeçler, yıllardır süregelen Meclis görüşmelerine rağmen beş siyasi partinin üzerinde anlaştığı, bizlerin geliştirilmesi gerektiğini düşündüğümüz raporun çok çok gerisine düşüldüğünü gösteriyor. Hak temelli bir yasanın çıkmadığı her gün ise, hayvanlar için daha fazla ölüm ve zulüm getiriyor.
Hayvanlara yönelik şiddet ve hak ihlalleri son iki yıldır artış gösterirken, hayvan istismarcılarına Cumhurbaşkanlığı kararıyla KOSGEB desteği verilmesi, avcılığın hayvan haklarıyla ilgisi olmadığı iddiasıyla yasa çalışmaları kapsamından çıkarılması, kedi ve köpek dışındaki hayvanların rant sahiplerinin lobisi sebebiyle kapsam dışında bırakılacağının açıklanması ve hayvana cinsel şiddetin ısrarla “hayvanla cinsel ilişki” olarak sunulması artık siyasilerin hayvan haklarına yaklaşımını kabul edilemez bir noktaya getirdi.
Eğer Hayvan Hakları Yasası taleplerimiz doğrultusunda çıksaydı;
Ozan Öztürk tarafından yere vurularak öldürülen Dora köpek, Ankara Batıkent’te 3 kişi tarafından verilen zehirli etlerle öldürülen 16 köpek, Cumhuriyet Üniversitesi’ne yaşadığı köyden alınıp getirilerek, Anatomi dersi için şah damarı kesilip kadavra yapılan Kangal köpek, taşla vurularak öldürülen 8 Kaplumbağa, Van Çaldıran’da katledilen 70 köpek, B.Y. ve arkadaşları tarafından İspir dağlık alanda yakalanıp işkenceyle öldürülen yavru kurt, Murat Özdemir tarafından işkence edilerek öldürülen Bahtiyar papağan, Annesini emerken Berat Kaya tarafından köpeklere parçalatılan sıpa ve daha binlerce hayvan şu an yaşıyor olabilirdi. Çünkü onların hayatlarını koruyacak etkin ve caydırıcı yasalar yok.
Rant sahiplerini değil, hayvan haklarını koru!
Hayvanların haklarını geri alana kadar gitmiyoruz.
- “Yasaklı/tehlikeli ırk” tanımının kaldırılmasından yunus parkları ve hayvanat bahçelerinin kapatılmasına,
- Petshop, üretim çiftlikleri ve internette hayvan satışlarının son bulmasından hayvana şiddete yönelik hapis cezası alt sınırının en az 3 yıl olarak belirlenmesine,
- Belediyelerin ceza kapsamına alınmasından canlı hayvan ticaretinin ve kürk üretimi/ithalatının yasaklanmasına,
- Geleneksel olduğu iddia edilen tüm boğa ve deve güreşlerinin yasaklanmasından hayvan deneylerine son verilmesine,
- İhlaller karşısında vatandaşın şikayet hakkının ve mevcut yasadaki 6. maddenin korunmasına kadar yasadan taleplerimizin tamamı Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi sayfasında.
İktidar partisi başta olmak üzere TBMM’deki tüm siyasi partilere bir kez daha sesleniyoruz: Hayvanların tarafında olduğunuzu iddia ederek toplumu kandırmaya çalışmaktan vazgeçin. Hayvanların tutsak edildiği, sömürüldüğü tesisleri korumak için verdiğiniz çabanın binde birini hayvanların haklarını korumak için verseydiniz, 17 yılda pek çok ölüm ve acı önlenebilirdi.
Hayvan istismar eden sektörlerin değil, hayvanların çıkarını esas alan yasa teklifinin bir an önce son haline getirilerek hayvan haklarının pazarlık konusu yapılmaması gerektiğini yeniden ve yeniden hatırlatıyoruz. Buradan bir kez daha haykırıyoruz: Yaşam için yasa istiyoruz!
Bildiri metninin tamamı bu bağlantıda.