Meslek etiğini yok sayan basın, Milli Eğitim’in çağrısına kulak tıkayan okullar yunus parkı patronlarının çıkarı için birleşti. Çocuklar adaletsizliğe ortak edildi!
Bodrum İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yunus parkı gezisini iptal ettiğini duyurmamızın hemen ardından, Muğla’daki bir veya birkaç okulun öğrencilerini Bodrum’daki yunus gösteri merkezine götürdüğünü ve bu sakıncalı durumun yerel basın tarafından “yunus parkında izdiham” başlığıyla ulusal basına servis edildiğini üzülerek öğrendik.
Hayvan hakları savunucuları olarak “Benim tatilim, hayvanların esareti olmasın” çağrımızla ve duyarlı kitlelerin desteğiyle, çok kısa sürede, belki yüzlerce çocuğun daha hayvan sömürüsüne ortak edilmesini engelledik, ilçe bazında Milli Eğitim Müdürlükleri’nin geri adım atarak okul müdürlerine ulaşmalarını sağladık ve gelecekte aynı hatanın yapılmaması umuduyla Milli Eğitim Bakanlığı’na seslendik.
Fakat görünen o ki yüzlerce çocuğun, mahkemesi hala devam eden “içkili lokanta” ruhsatlı bir yunus parkına götürülmesine, zulümden, hayvanların esaretinden beslenen ticari bir işletmenin reklam çabalarına alet edilmesine ve habercilik etiğinden yoksun bir yaklaşımla bu vahim durumun “şölen” gibi yansıtılmasına engel olamadık.
Bu durumun asıl sorumluları hakkında sizleri bilgilendirmek isteriz.
1. Öncelikli sorumlu, kazanç kapısını kaybetmemek için çocukların içindeki merak duygusunu ve hayvan sevgisini kullanarak, yunus parklarının perde arkasındaki kanlı hayvan ticaretini türlü akrobasilerle örtbas etmeye çalışan esaret endüstrisinin kendisidir. Öyle ki, TBMM Hayvan Hakları Komisyonu’nda, hem ulusal mevzuatımızda hem de uluslararası sözleşmelerce koruma altındaki yunusların gösteriler için Türkiye sularından avlanmasını ve esaret altındayken üreme programlarında “çoğaltılmasını” yüzsüzce talep eden de aynı endüstrinin temsilcileri, yani yunus parkı sahipleridir. Bu talebi alenen dile getirenlerden biri de, Bodrum Belediyesi tarafından hukuki gerekçelerle ruhsatı geçtiğimiz aylarda iptal edilen ve bu iptali takiben belediyeye karşı dava açan Bodrum Yunus Parkı’dır.
2. Bir diğer sorumlu, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün okul müdürlerine gönderdiği iptal bilgisine rağmen, sırf o güne özel “ücretsiz” olarak duyurulduğu için öğrencileri velileriyle birlikte bu hayvan hapishanesine sürükleyen duyarsız okul yönetimleridir. Çocukların sağlıklı gelişiminde büyük bir sorumluluk üstlenmesi gereken bu okullar, insana, hayvana ve doğaya saygılı, bilinçli bireyler yetiştirmek yerine, çocuklarda empati duygusunu yok eden, hayvanların bir tüketim nesnesi olarak algılanmasına neden olan ve hayvan sömürüsünü çocukların zihninde normalleştiren işkence merkezlerini “eğlence” olarak altın tepside sunmayı tercih etmişlerdir. Bu okullar, bu yönüyle, çocukların hayvanlarla kurması gereken eşit ve adil bir ilişkiyi de baştan ortadan kaldırmıştır.
3. Son olarak basının sorumluluğunu hatırlatmak isteriz. Basın etiğinden yoksun bir anlayışla “haber” yerine “reklam” yapan basın mensupları da hayvan sömürüsüne çocukları kullanarak ortak olmuştur. Yerel sermaye sahiplerinin halkla ilişkiler çalışmalarına davet üzerine gidip, planlı fakat cılız gövde gösterisini habermişçesine, abartılı başlıklar ve boş içeriklerle sunan gazeteciler bu olaydaki bir diğer sorumludur. Toplumsal bilincin oluşmasındaki kritik rolü nedeniyle yerel basının hak ettiği önem ve saygınlık, ne yazık ki bu tür etik dışı hamlelerle yıpratılmaktadır. Haber mecralarının siyaset ve ticaret aracı olarak kullanılması ve kullandırılması, politik ve etik olarak doğru ve sorumlu bir medya anlayışının yerleşmesinin önündeki en büyük engellerden biridir. Gazeteci tarafsızdır doğru, ancak unutulmamalıdır ki gazeteci insan ve hayvan haklarından taraf olmalıdır. Meslek ilkelerinde belirtildiği gibi gazeteciler şiddeti haklı gösteren, özendiren yayın yapmamalıdır. Ancak hayvana yönelik şiddet ve esaretten başka bir anlama gelmeyen yunus parkları bu haberlerde aklanmaya çalışılmış, dahası bu parklara gitmeye özendirilmiştir. Son olarak yine meslek etik ilkelerinde belirtildiği üzere, haber formatına bürünmüş reklamlarda, bu yayınların reklam olduğu açıkça belirtilmelidir. Çünkü bu olaya dair yayımlananlar haber değil, açıkça reklam ve aklama kampanyasıdır.
Netice itibarıyla bu olay bize gösteriyor ki; yunus parkı patronlarının, Milli Eğitim’in çağrısına kulak tıkayan bazı okulların ve meslek etiğini hiçe sayan basın mensuplarının ortak çabası ile gerçekler çarpıtıldı, eşitlik ve özgürlük gibi temel değerler deforme edilip ticari kaygılarla açık bir adaletsizlik aklanmaya çalışıldı.
Biliyoruz ki hayvanların temel yaşam hakları ve çocukların adil bireyler olarak gelişimi için ne kadar mücadele etsek az. Biz bu yaşananlardan bir kez daha bunu anlıyor ve ağızdan çıkanla kulağın duyduğu bir olana kadar pes etmeksizin devam ediyoruz.
Video: Yunus parklarına satılmak için doğadan yakalanan ve annesinden koparılan yavru yunusu, annesi bırakmak istemiyor (Blue Cove Days).