5 Haziran 2015’te Maris ve Beethoven’nın yavrusu olan beyaz balina (beluga) Georgia Akvaryumu’nda son nefesini verdi. Balina henüz 26 günlüktü ve son üç yıl içersinde aynı ailenin bu akvaryumda ölen ikinci yavrusuydu. İlk yavru, kızkardeşi doğduktan sonra bir haftadan kısa bir sürede ölmüştü.
Georgia Akvaryumu’ndaki baş veteriner ve ilgili personel balinanın ölümü karşısında, ilk vaka olmamasına rağmen şaşırmış görünüyorlardı. Akvaryum yetkililerine göre balina yeterli beslenmiyordu ve beklendiği gibi kilo almıyordu. Giderek uyuşuklaştı ve kalbi durdu. Akvaryum, Atlanta Journal Constitution (*) gazetesine balinanın ölümünü “gizemini koruyor” şeklinde aktardı.
Fakat bu ölüm kesinlikle gizemli değildi. Bu olay, çok iyi bilinen sağlık sorunu “Gelişim Bozukluğu”nun (FTTS) (**) klasik bir örneği daha. İnsanlar gibi diğer hayvanlarda da görülen Gelişim Bozukluğu (yavru köpek ve yavru kedilerde “büyüme bozukluğu” olarak bilinir) fiziksel ve zihinsel gelişimini normal bir şekilde tamamlayamamaları durumudur.
Bu bozukluk pek çok hastalıkla bağlantılı olsa da, çocuk istismarı veya ihmali gibi çevresel koşullarla da alakalıdır ve yetimhanelerde de oldukça sık görülür. Bunların yanısıra yapay şartlar altında yaşayan şempanze ve fil gibi kompleks yapılı memelilerde de hastalığa rastlanmaktadır. İlgili personelin, beyaz balinaların neden akvaryumlarda ve deniz/yunus parklarında verimli bir şekilde üremedikleri sorusunu cevaplamak için Merck Tıp Elkitap’ına bakmaları yeterli olacaktır.
Peki, esaret altındaki bunca memeli neden FTTS’ye yeniliyor?
Bu doğum ilk başta iki tutsak beyaz balinanın ilk başarılı üremesi olarak kabul edildi. Akvaryumlar lehine umut verdi çünkü artık azalan tutsak nüfuslarına bir çözüm bulmuş olacaklardı. Fakat yaşanan olaylar açık bir şekilde neden bu üretme girişimlerinin başarız olduğunu ve beyaz balinaların yapay parklarda asla düzgün yetişemeyeceğini gösterdi.
Beyaz balinalar oldukça akıllı, vücut ağırlıklarının normaline göre 2,5 kat daha büyük bir beyne sahip olan, sosyal anlamda oldukça karmaşık memelilerdir. Diğer akıllı memeliler gibi, onlar da uzun sürede toplumdaki ebeveynlik, kardeşlik, arkadaşlık ve üyelik rollerini üstlenmeyi öğrenirler. Açık okyanusta birkaç bağımsız bireyden yüzlerce üyeye dönüşebilen değişken gruplarla yaşamaya alışkınlardır.
Dişi beyaz balinalar doğal yaşam ortamlarında ne zaman ve kiminle eşleşeceklerini seçerler. Yavruları, 4-5 yıl veya daha fazla süre boyunca annelerinden ayrılmaz. Bu süre boyunca dişi yavrular, annelerinden ve diğer tecrübeli dişilerden nasıl anne olunacağını ve nasıl çocuk yetiştirileceğini öğrenir. Balina doğum yaptığında, genişlemiş ailenin diğer dişi üyeleri koruyucu ve şefkatli bir yetiştirme ortamı oluşturmaya yardımcı olur.
Bu, beyaz balina kültürüdür. Bunlar beyaz balinaların yüz milyonlarca yıldır kendilerini adapte ettikleri, gelişebilmek için ihtiyaç duydukları koşullardır.
Şimdi bir de Georgia Akvaryumu’ndaki duruma bakın. New York Akvaryumu’nda ailelerinden çalınmış diğer beyaz balinalarla birlikte barındırılmış 20 yaşındaki anne Maris… Annesi Natasha, Maris daha dört yaşındayken ailesinden koparılmış.
Bu nedenle Maris hiçbir zaman kendisine çocuk yetiştirme hakkındaki önemli kültürel bilgileri aktaracak bir anneye sahip olmamış. Maris, daha yeni yeni çocukluktan çıkarken, beş kez farklı tesislere transfer edilen bir balina.
Georgia Akvaryumu’nda ona seçim hakkı bile tanınmadı: Kendisinin seçtiği değil, personel tarafından belirlenmiş bir erkek balina olan Beethoven ile çiftleşmeye zorlandı (Beethoven şu an Chicago’daki Sheldd Akvaryumu’nda “damızlık” olarak kullanılıyor).
Maris’in özerklik ve devamlılık arz eden, doğal bir sosyal ve fiziksel çevrede gelişme şansı yoktu. O ve iki yavrusu tamamıyla yapay bir dünyaya doğmuştu, alışkın olmadıkları bir dünyaya…
Bunu görmek için tek yapmanız gereken, dalış kıyafetleri giyen insanlarla etrafı sarılmış yavru beyaz balinanın fotoğraflarına bakmak. Georgia Akvaryumu bu görüntüyü “bakıcılarının kollarında” olarak betimliyor. Buradaki niyet belki iyi olsa da, insanların varlığı yavru balinaların adapte olabildiği bir ortam sağlamıyor.
Anne ya da yavru balinaların, insanların bu tecavüzünü, akvaryumun iddia ettiği gibi “sıcak ve rahatlatıcı” görüp görmediği oldukça şüpheli.
Tutsak beyaz balinalar konusundaki sağlık araştırmaları da, balinaların evrim geçiremediği bir ortamda büyümesinin veya yaşamasının olduğu tezini destekliyor. Bu hayvanların esaret altındayken yaşam süreleri daha kısa ve ölüm oranları daha yüksek. Genellikle stres ile bağlantılı hastalıklar ve bu hastalıkların bağışıklık sistemlerini bozması nedeniyle ölüyorlar. Gelişmeyi başaramıyorlar.
Yani, bu iki yavru balinanın ölümü karşısında afalladıklarını iddia eden Georgia Akvaryumu’ndaki veteriner ve personeller, deniz memelileri hakkında temel bilgiler içeren herhangi bir kitaba bakarak, neden beyaz balinaların asla tematik parklarda yaşayamayacağını anlayabilirler.
*Atlanta Journal Constitution: Atlanta’nın en büyük gazetesi
*FTTS: Failure To Thrive Syndrome (gelişim bozukluğu sendromu)
Kaynak: The Dodo – Infant Beluga Death at Georgia Aquarium is No Mystery
Yazı: Dr. Lori Marino, 8 Haziran 2015
(Lori Marino, ABD Emory Üniversitesi Nörobilim ve Davranışsal Biyoloji Programı Öğretim Üyesi & Nonhuman Rights Project Bilim Direktörü)
Çeviri: Elif Karadeniz