2018’de dünyada ve Türkiye’de hayvan hakları

Dünya adım adım ileriye giderken…

Geçtiğimiz yıl dünya çapında hayvanlar adına umut vadeden birtakım gelişmeler yaşandı.

  • Uzun süren mücadeleler sonucunda, deniz memelilerinin hapsedilmesinin “zalimlik” olduğu yönünde karar alan Kanada Senatosu, tematik akvaryumlarda ve yunus parklarında balina ve yunusların esaret altında tutulmasını yasaklayan bir yasa tasarısını onayladı. Bu adımla balina ve yunusları tutsak etmek ceza gerektiren suç kapsamına alınmış oldu. İleride bu yasayı ihlal edenlere 200.000 dolara kadar para cezası uygulanabilecek. Ayrıca liberallerden muhafazakarlara kadar tüm siyasi partilerin milletvekilleri, yunus ve balinaların esaret altında üretilmesine, hayvanların, hücre örneklerinin veya embriyolarının ithal edilmesini yasaklayan önergeye destek verdi.
  • 2014’te hayvanlı sirkleri yasaklayan Meksika’nın başkenti Meksiko, 2018’de yunus parklarını yasakladı.
  • İngiliz hükümeti uzun süredir beklenen açıklamayı yaptı ve 19 Ocak 2020 tarihinden itibaren yabani hayvanların sirklerde kullanımına yasak getireceğiniaçıkladı.
  • İskoçya yabani hayvanların sirklerde kullanımını yasakladı. İskoçya hükümeti, hayvanlı sirklerle ilgili olarak 2014’te yaptığı anket sonucunda halkın %95’inden fazlasının hayvanlı sirklere karşı olduğunu görmüş ve 2016’da yabani hayvanların sirklerde kullanımını yasaklayan tasarıyı sunmuştu. Tasarı 2018’in Mayıs ayında yasalaşarak yürürlüğe girdi.
  • Portekiz parlamentosu da hayvanların sirklerde kullanımına yasak getirdi.40 türü kapsayan bu yasak 2024’te yürürlüğe girecek. Bu süre içinde ülke çapındaki yaklaşık 20 sirk, tutsak ettikleri hayvanların ileride koruma altına alınabilmesi için liste yapıp hükümete sunacak ve yeni iş arayışlarında hükümetin sunacağı destekten faydalanacak.
  • New Iberia Araştırma Merkezi’nin hayvan deneylerinde kullanılması için Stony Brook Üniversitesi’ne “kiraladığı” Hercules ve Leo adlı iki şempanze, özgürlükleri lehinde açılan bir dizi “habeas corpus” davasının ve savunuculuk faaliyetinin yarattığı kamuoyu baskısı sonucunda yıllar sonra bağımsızlıklarını kazandılar. Artık ABD’nin Georgia eyaletindeki hayvan sığınağı Project Chimps’te sömürüden uzak bir yaşam sürüyorlar. 
  • ABD’nin Florida eyaletinde halkın katılımıyla düzenlenen bir anket sonucunda tarihi bir kararla tazı yarışları yasaklandı. Köpek yarışı endüstrisinin merkezi konumundaki Florida, 2020’den itibaren devreye girecek olan bu yasakla tazı yarışlarını yasaklayan 41. eyalet oldu.
  • ABD’nin California eyaleti, hayvanlar üzerinde test edilmiş kozmetik ürünleri yasaklayan ilk eyalet oldu. 2020’den itibaren devreye girecek olan bu yasayla, hayvanlar üzerinde test edilmiş ürünleri veya hayvanlar üzerinde test edilmiş içeriğe sahip ürünleri satmak yasadışı olacak.
  • İngiltere, hayvan üretim çiftliklerine karşı yürütülen uzun süreli kamuoyu baskısını dikkate alarak halkın katılımıyla bir anket düzenledi. Ankete katılanların %95’i pet shopların ve üretim çiftliklerinin aleyhinde oy kullandı. Böylece İngiliz hükümeti “Lucy’s Law” olarak bilinen yasayı onaylayarak yavru kedi ve köpeklerin pet shoplarda, internette ve üçüncü şahıslar tarafından satışını yasaklamış oldu; varolanlara daha sıkı denetim ve ruhsatlandırma kuralları getirdi.
  • Denetim Kurulu’nun kararıyla ABD’nin San Francisco şehrinde, yılda 40 milyon dolarlık bir getirisi olan kürk satışı yasaklandı; Londra Moda Haftası’nda ilk kez kürk içeren tasarımlar kullanılmadı; İngiltere Parlamentosu’nda milletvekillerinin büyük bir kısmı kürk ithalatının yasaklanması yönünde görüş beyan etti.
  • En büyük kozmetik markalarından Dove, hayvanlar üzerinde yapılan tüm testlere son verdiğini açıkladıve PETA’nın hayvanlar üzerinde test yapmayan markalar listesine girdi (*). Dove’un ait olduğu Unilever de, kozmetik alanında yapılan tüm hayvan testlerinin sona ermesi yönünde şirketlere çağrı yaptı. Dove gibi 57 farklı markaya sahip olan Unilever’in bu yönde atacağı somut adımlar, önümüzdeki yıllarda kozmetik sektöründe büyük bir değişimin de öncüsü olabilir.

…Türkiye ise hızla geriye gitti

Dünya bilimsel verilerin, ahlaki ve hukuki tartışmaların ışığında değişime ve dönüşüme ayak uydururken, Türkiye yine bu olumlu gelişmelerden bir hayli uzakta kaldı. Hükümet, yukarıda saydığımız örneklerin aksine, kamuoyu vicdanını hiçe sayarak yıllardır kendilerine ulaşan tepkileri, çağrıları ve raporları görmezden gelerek Türkiye’yi hayvanlar için dev bir hapishaneye dönüştürdü. Özellikle de yunus parkları, tematik akvaryumlar ve hayvanat bahçeleri konusunda…

2014 yılında ilk kez uzun mücadeleler ve yaygın kamuoyu baskısı sonucunda yunus parklarının kapatılacağı ve yasaklanacağı gündeme gelmişti. Fakat Yunuslara Özgürlük Platformu olarak bizim de katıldığımız TBMM Çevre Komisyonu toplantısında AKP milletvekili Mehmet Metiner’in önergesi sorgusuz sualsiz kabul edildi ve yunus parklarının “ülke ekonomisine katkı sağladığı, önemli sosyal ve kültürel rol üstlendikleri” iddiasıyla, ticari çıkarlar gözetilerek yunus gösteri merkezlerinin devamına karar verildi. Toplantıda hayvanlı sirklerin ve hayvanat bahçelerinin konusu bile açılamadı.

  • Bu kararın üzerinden çok geçmeden Antalya’da iki yeni yunus parkı açıldı. Yunus parklarını, tematik akvaryumlar takip etti.
  • Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, deniz kenti Trabzon’da tünel akvaryum açılacağını duyurdu. Genç, “yeni cazibe mekanı” olarak nitelediği yeraltındaki bu tünel hakkında, “Birçok balık türünün yanı sıra balina, yunus, kaplumbağa, köpek balığı, ahtapot gibi çok sayıda deniz canlısı görücüye çıkacak,” dedi.
  • 12 binden fazla sualtı canlısını yapay bir ortamda hapseden İstanbul’un Tuzla ilçesindeki Viaport, bu kez de AslanPark hayvan hapishanesini hayata geçirdi. 12 farklı büyük kedi cinsinin ve 30’a yakın hayvanın tutsak edildiği AslanPark, kamuoyundan gelen tüm tepkilere rağmen Tarım ve Orman Bakanlığı’nın izni ve onayıyla açıldı.
  • 2018’de 300 farklı türden 7 bin hayvanı tutsak eden ve Uruguay’dan getirilen fokları “şarkı söyleyip oryantal oynayan fok gösterisi” şeklinde pazarlamaya devam eden Gaziantep Hayvanat Bahçesi, Sudan Devlet Başkanı tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hediye edilen dört yavru aslanı da kabul etti ve ziyaretçilere sergileme amacıyla dört duvar arasına hapsetti.

Hükümet yetkililerine ne zaman hayvan hakları konusunda olumlu adım atmış olan ülkelerden bahsetsek, 2014 Çevre Komisyonu tutanaklarında da görülebileceği üzere, bize hala hayvan sömürüsünün devam ettiği ülkeleri örnek olarak gösterip Türkiye’de yaşanan hak ve hukuk ihlallerini haklı çıkarmaya çalışıyorlar. Biz de her seferinde şunu soruyoruz: “Peki neden bu kez de örnek adım atan Türkiye olmasın?”

Hayvan hakları savunucuları olarak bu sorunun yanıtını bir türlü alamasak da her yıl, hayvanların özgürlüklerinin kısıtlanmayacağı ve bedensel bütünlüklerinin korunacağı bir dünya için çabalıyoruz. Etik tartışmaların dışında yasal düzenlemelerin de bu yönde yapılması için her daim yasa yapıcılara, karar vericilere ve milletvekillerine sesleniyoruz. Çünkü 2019’da ve önümüzdeki yıllarda, esaret altında tutulan insan dışı hayvanların tek bir dileği var: Özgürlük.

Bu yıl da işkenceye, şiddete ve ihmalkarlığa karşı seslerini çıkaramadıkları ve kendilerini savunamadıkları için tüm hayvanların özgürlükleri ve temel yaşamsal hakları için mücadeleye devam edeceğiz. 2019’da yunus parklarından hayvanlı sirklere, faytonlardan hayvanat bahçelerine kadar esaretin ve hayvan sömürüsünün devam ettiği tüm faaliyetlerin yasaklanması yönünde merkezi ve yerel yönetimlerden somut yasal düzenlemeler bekliyoruz. Daha da önemlisi, bu endüstrilere para kazandırmamaları ve destek vermemeleri için bireylere, okullara, sivil toplum kuruluşlarına ve şirketlere çağrılarımızı yineliyoruz. Çünkü kısa vadede hepimiz bireysel olarak değişime katkıda bulunabilir, hayvan sömürüsü üzerinden para kazanan endüstrileri ekonomik olarak çökerterek ve hak ihlallerine karşı sessiz kalmayarak hayvanlar adına olumlu bir dönüşüme katkıda bulunabiliriz.

2019’da ve sonrasında yunusların, atların, köpeklerin, tavukların, ayıların ve insan menfaati uğruna türlü işkencelere maruz kalan tüm hayvanların desteğinize ihtiyacı var. 

(*) Hayvanlar üzerinde test edilmemiş her ürün vegan değildir. Bu nedenle ürünlerin içeriklerine ve ambalajlarındaki “cruelty-free” ve “vegan” logolara dikkat etmek gerekir.

* * * 

Hayvan deneylerinden faytonlara kadar farklı alanlarda devam eden hayvan sömürüsüne dair 2018 yılının daha ayrıntılı bir değerlendirmesi için Sivil Sayfalar’daki derlemeyi okuyabilirsiniz. İlgili Video: 

See video